Gazetelerdeki uykusuzluk adına yazılan yazı dizileri benim gibiler için hiçbir anlamı olmayan yazılardan sadece bir tanesidir.Çok yemek yemekten, endişeden ya da kaygıdan uyuyamayan biri olamadım hiç. İsterim ki bir gün sırf bu sebepten uyuyamayayım.Uyku tutmayan gecelerde muhakkak hep aynı şeyleri düşünürüm. Muhakkak aynı mide yanmasını ve aynı duyguları yaşıyorumdur. Geceye yaktığım sigaraların ardı arkası gelmez de uyku da aynı inatla gelip uzanmaz yanıma.
İnsan beyni tuhaftır. Kıvrımlarında bin bir düşünce gizler. Benimkinin kıvrımları genelde aynı yöne döner oysa.
Uykusuz geçen gene bilmem kaçıncı gece bilmem kaçıncı sigara ve bilmem kaçıncı kez aynı düşünceler. Yaşamak için çabalayıp dururken her geçen saniye biraz daha eksildiğinin şiddetli bir biçimde farkındayken yaşamaya devam etmek ancak insanın kendine görebileceği en uygun davranış. Nasıl bir şeylere inancımız olmadan yaşayamıyorsak aynı biçimde yaşamımızın elimizden gitme düşüncesine karşı savaşarak yaşıyoruz. Ne olursa olsun dünyada kalma düşüncesi hatta hırsı bütün benliğimizin damarlarında dolaşmadan edemiyor.
İnsanlar artık ağzına kadar dolu şehirlerde nefes alamazken onlardan yaşamaları bekleniyor. Hayır derdim sözde modernleştiğimiz değil. Benim derdim söyleyemediğim ölçüde daha çok can yakanlardan. Onları bilmezsiniz. Sadece bilir gibi yapar üç yaşındaki bir çocuğu kandırmak için salladığınız başınızı sallarsınız. O yüzden konuşulmaz onlar insanlarla. Ya delirene kadar aynı sancıyı yıllar boyunca çekeceksiniz, ya delirmekten bıkıp intihar edeceksiniz ya da Standard bir hayat yaşayıp unutulmayanları unuttuğunuzu yutturacaksınız kendi kendinize. Her bir seçenekte de ne kadar acınası olduğunuzu bile bile hem de. Adam ben de ne kötümserlik ne bunalmışlık değil mi? Dedim ya çoğu şey konuşulmaz insanlarla.
Aynı şarkıyı binlerce dinlemenin tek bir sebebi vardır. Her defasında hep aynı duyguyu verir. Aynı günü binlerce gün yaşamanın sebebi ne olabilir o zaman? Aynı duyguyu mu verir hep yoksa artık duygusuzlaştığının farkına bile vardırmaz mı? Ağladığımda elime verilen şekerle sustuğum günleri özlemeden edemiyorum. Artık ağlamıyorum ama şeker sahibi olmak için illa ağlamam gerektiğini hissediyorum hem de artık şeker verecek kimsenin olmadığını bile bile. Kimsesizlik paslı çivilerle kaplı bir yatakta her gün yatmaya benzer. Her gece aynı acıyı hissedersin de yüreğinin de en az çiviler kadar paslandığını duyarsızlaştığını anlamazsın bile. Uykusuzluğunun sebebi çiviler zannedersin tek yanılmadığın zan budur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder