Bu Blogda Ara

14 Temmuz 2010 Çarşamba

60

''5 yıl bekledi beni.'' dedi.İnanamadım tekrar baktım gözlerine,sahtekarlık yoktu ya da mağrur olmak için söylenen hilekar sözlerden değildi.Sadece realitenin en beyaz haliyle mutluluğun karışımı vardı kahverenginin en koyu tonlarına sahip yorgun gözlerinde.Sonra sessizliğimden anladı devam etmesi gerektiğine devam etti.
''Ben üniversiteydim o PTT de çalışıyordu,sadece mektuplarla dindiriyorduk hasretimizi hiç tükenmedi 5 yıl bekledi.''
''Mektuplara noldu?'' dedim.Durmadıklarını bile bile sorulmuş ama kesinlikle tesadüfi bir soru değildi.Bazen beynimiz yerine içimiz konuşur ya tam olarak o anlardan biriydi işte.
''Ben saklamadım zaten o da taşınırken attı sanırım'' dedi.
Hastane odası geldi sonra gözümün önüne,o geldi.Ama en çok yorgun ellerini hissettim yüreğimde.Hemen hemen hiç bir kadında bu denli zarif olamayacak,yaşa rağmen güzelliğnden hiçbir şey kaybetmemiş bembeyaz ellerini tam yüreğimde hissettim.Hüzünle karışık tebessüm ettim.Sonra da naçar,zamana sitem ettim.
''Hiç yormadı beni,beni yoracak istekleri yoktu.İdare etti elimizde olanla,idaresine rağmen hep bonkör oldu misafirler ağırladı sayısız kere.Her defasında deli oldu hakkıyla ağırlayabilmek için onları.'' bildiklerimdi bunlar.Her gelenin ağzından duyduklarım sonra yaşadıklarım çoğunu.Şaşırtmadı o yüzden beni sıradan geldi hatta.Gençtim bazı şeyleri anlamam için zaman gerekiyordu.
Gözlerine tekrar baktım sonra,dolu doluydu bu defa.Bir hafta içinde bir ömrün nasıl akıp gittiğini anlayamayan bir adamın şaşkınlığı,üzüntüsü ama ümidi vardı kahverenginin en koyusunda.
Belliydi alelade bir eş değildi onun için,akşam geldiğinde yemek yiyip ardından tv karşısına kurulaan erkeklerden değildi.İhtiyaçları karşılansın sonrası mühim değil diye bir fikre sahip değildi.Şimdi anladım her akşam yemeği sohbetlerinin neden bu kadar uzun sürdüğünü.İkisi bir evi değil aynı zamanda bir hayatı paylaşıyorlardı gerçekten bir hayatı ve şimdi o da aynı zamanda karısının kaderini paylaşmak istiyordu.Ona yardım etmek,çektiği ızdırabı dindirmek istiyordu.Gözlerim doldu.Sustum.Böyle anları kelimeler dolduramaz zaten nedense,her kelime aciz kalır,yetersiz kalır,dilin ve aklın susar gözlerin ve yüreğin  konuşur.İlk kez yaşamadım böyle bir anı.Hazırlıksız yakalandığım söylenemezdi.
Sonra hastaneye birkaç siyah beyaz foto götürdüm tek tek tanısın hepsini  diye.Geçmişiyle mutluydu geçmişini hatırlayınca mutlu oluyordu.Tek tek hatırladı hepsini.Çocuklarının,torunlarının olmadıkları dışında.Arada bir beni tanıyordu sonra yumuyordu gözlerini.Yeterince konuştuğu için belki ömrü boyunca artık susmak isstiyordu.Haklıydı yorulmuştu.
Bir gün kocası geldi hastaneye her gün geldiği  sıradan bir gündü işte.Bir saatlik ziyaretçi saati.Soğuk içi kof kelimelerden ziyaretçi saati de.Bu  kim,dedim.Döndü baktı önce gözlerini yumdu sonra ''Dede'' dedi.Aynı andan zihninizden onlarca düşünce ve bu onlarca düşünceyle beraber onlarca görüntü geçer ya.Onla beraber geçirdiğim o muhteşem 20 yıl  da öyle geçti gözümün önünden sonra dedemle ananemin geçirdiği 60 yıl da dedemin gözlerinin önünden geçmiş olmalı çünkü onun da benim gibi sağ yanında minik bir damla vardı göz göze geldik,sustuk.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder